Katma Değer Vergisi (KDV), bir mal ve hizmetin üretim, dağıtım ve satışı süreçlerinde eklenen ancak malı veya hizmeti satın aldığı sırada tüketiciye yükletilen bir vergi türüdür. Bilindiği üzere yakın zamanda KDV vergisi %18 oranından %20'ye çıkarılmıştır. KDV iadesi ise işletmelerin, bazı şartların gerçekleşmesi koşulu ile KDV'ni geri alabilmelerini sağlayan bir prosedürdür. KDV iadesinin işletmelere sağladığı avantaj düşünüldüğünde vergi mevzuatının kendi içerisinde son derece değişken olması bir yana 16.07.2024 tarihinde TBMM'ye sunulan "Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin yakın zamanda kanunlaşarak yürürlüğe gireceği ve işbu Kanun Teklifi ile KDV indirimi taleplerindeki esas usulün vergi incelemeleri kapsamında karara bağlanacağı yönündeki beklentiler neticesinde KDV indirimi prosedürlerinin dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.
Bu yazımızda uygulamada sıklıkla uyuşmazlık konusu olan vergi indirimi taleplerine ilişkin Danıştay'ın içtihat değişikliğine yer verilecek ve önleyici hukuk hizmetimiz kapsamında dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde durulacaktır.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2022/372 E. , 2024/55 K. sayılı ve 14.02.2024 tarihli kararına konu olayda indirimli orana tabi teslimler nedeniyle yüklenilen ancak indirim konusu yapılamayan KDV için iade talep süresinden sonra düzeltme beyannamesi ile iade talebinde bulunulmuştur. Vergi dairesi talebin, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında belirtilen süre içinde yapılmadığından bahisle iade talebini reddetmiş ve davacı ret işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
Danıştay aşağıdaki gerekçeler ile vergi dairesinin ret işleminin hukuka uygun olduğuna karar vermiştir:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmında yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin, izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin Kanunda sayılı borçlarına mahsuben iade edileceği belirtilmiştir.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/B) bölümünde ise iade alacağının ait olduğu aylık dönemde mahsuben iadesinin talep edilmesinin ihtiyari olduğu, indirimli orana tabi işlemleri bulunan mükelleflerin hak kazandıkları iade miktarını cari yılın sonraki dönemlerinde mahsuba konu edebilecekleri gibi, bir sonraki yılda da Tebliğin (III/B-3.2.) bölümündeki açıklamalara göre talep etmeleri şartıyla nakden veya mahsuben geri alabilecekleri, süresinde iade hakkını kullanmayan mükelleflerin, daha sonra düzeltme beyannameleri ile iade talebinde bulunmalarının mümkün olmadığı, izleyen yılın Ocak-Kasım dönemlerinde usulüne uygun olarak iade talebinde bulunan mükelleflerin de talep edilen iade tutarını artırmak amacıyla sonraki yıllarda bu dönemlere ilişkin düzeltme beyannamesi vermek suretiyle iade talebinde bulunmalarının mümkün olmadığı belirtilmektedir. Ancak izleyen yıl içerisinde talep edilen iade tutarının, aynı yıl içerisinde düzeltme beyannamesi ile artırılmasının mümkün olduğu ve bu şekilde artırılan kısmın iadesinin vergi inceleme raporuna göre yerine getirileceği öngörülmüştür.
Dava konusu somut olayda davacı izleyen yıl içerisinde iade talebinde bulunmadığı, Kanunda öngörülen sürede iade-mahsup hakkını kullanmayan mükellefin ilgili döneme ilişkin düzeltme beyannamesi vererek iade talebinde bulunmasının mümkün olmadığı kanaatine ulaşılarak vergi dairesinin işleminin hukuka uygun olduğuna karar verilmiştir.
Böylelikle kanunla düzenlenmesi gereken bir konunun tebliğ ile düzenlenerek kanunda öngörülmeyen bir sınırlamanın tebliğ ile getirilmesinin kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düşeceği gibi fonksiyon gaspına da yol açacağı açıklamaları ile tebliğde yer verilen düzenlemenin kanuni dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle düzeltme beyannamesi ile yapılan iade talebinin tebliğlerin dikkate alınarak reddedilmesinin hukuka uygun olmadığı yönündeki Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 2015/269 E. sayılı ve 27.05.2015 tarihli kararı ile Danıştay 9. Dairesinin 2017/5495 E. ve 06.06.2017 tarihli içtihatlarda değişikliğe gidildiği gözlenmektedir.
Bu durumda Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre indirimli teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirim yoluyla giderilemeyen ve sınırı aşan verginin iadesinin en geç izleyen yıl talep edilmesi gerekmekle birlikte izleyen yıl içerisinde talep edilip aynı yıl içinde düzeltme beyannamesi ile iade talebinin arttırılması mümkün olduğuna dikkat edilmelidir.
Konuya ilişkin olarak 01.01.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere talep edilecek KDV iade taleplerinde Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 23 Seri No.lu Tebliğ uyarınca Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 32. maddesinde yapılan değişiklikler göz ardı edilmemelidir. Bu düzenlemelere göre KDV iadesi talebi;
Tam istisna ve kısmi tevkifata tabi işlemlerden kaynaklanıyor ise, iade hakkını doğuran işlemi takip eden ikinci takvim yılının sonuna kadardır. Yeminli Mali Müşavir (YMM) KDV iadesi tasdik raporuyla talep edilen iadelerde, söz konusu YMM raporun istisnaya tabi işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonundan itibaren altı ay içinde ibraz edilmelidir.
İndirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanıyor ise, iade hakkını doğuran işlemi takip eden takvim yılının sonuna kadardır. YMM KDV iadesi tasdik raporuyla talep edilen iadelerde, YMM raporunun indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılı izleyen yılın sonundan itibaren altı ay içinde ibraz edilmesi gerekmektedir.
Özellikle ithalat ve ihracat faaliyetleri yürütmekte olan işletmelerin KDV iadesi taleplerini her ne kadar süresi içerisinde vergi dairesine sunmuş olsalar dahi vergi dairesi tarafından R2 yetki belgesinin talep anında bulunmaması nedeniyle ret işlemleri ile karşı karşıya kalmakta olmaları uygulamada sıklıkla karşılaşılan durumlardan biridir. Bu durumda Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 14. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile getirilen taşımacılık istisnası nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen taşımacılık faaliyetinin karayolu parkuruna isabet eden kısmına dair KDV iade taleplerinde uluslararası taşımacılık işinin yapıldığı ve haliyle KDV iadesi hakkından yararlanabilmek için öngörülen koşulların taşındığı durumlarda anlaşıldığından R2 belgesinin bulunmamasından dolayı iade talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı Danıştay 3. Dairesi 2020/3623 E. , 2023/4250 K. Sayılı ve 07.11.2023 tarihli kararında açıklanmıştır.
Kanaatimizce, Danıştay nezdindeki içtihat değişikliği modern hukuk sisteminin yapı taşı olan "normlar hiyerarşisi" ile aykırılık teşkil etmektedir. Zira, hakkın özüne dokunabilecek olan ve kanunun lafzında yer almayan bir sınırlamanın tebliğ ile getirilmesi verginin kanuniliği ilkesi ile örtüşmemektedir. Bu noktada şirketlerin her türlü mali işlemlerinde yeminli mali müşavirlerden düzenli danışmanlık alması ve vergi hukuku alanında uzman bir avukat aracılığıyla hukuki yardımdan yararlanması, vergi yargısı süreçlerinin etkin bir şekilde yakından takibinin sağlanması olası uyuşmazlıkların çözümünde önem arz etmektedir.
Av. Ayşegül ARSLAN
Comments