top of page

Yapı Malikinin Sorumluluğu Ekseninde Karar İncelemesi

Yargıtay Karar İncelemesi

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.2022 tarihli ve 2021/434 esas, 2022/1597 karar sayılı kararı)

Av. Ahmet SEYHAN[1]

Özet

Bu çalışmada, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.2022 tarihli ve 2021/434 esas, 2022/1597 karar sayılı kararı detaylı olarak ele alınmış ve hukuki açıdan değerlendirilmiştir. Karar, bir iş kazası sonucunda meydana gelen maddi ve manevi zararlara ilişkin sorumluluk tartışmasına odaklanmaktadır. Özellikle yapı malikinin sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu kavramları üzerinden bir inceleme yapılmıştır. Çalışmada, somut olayın özellikleri dikkate alınarak TEİAŞ'ın yapı malikinden ziyade, tehlike sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği tartışılmıştır. Kusursuz sorumluluk ve ilgili mevzuat hükümleri bağlamında karardaki eksiklikler ve boşluklar eleştirilmiş, TBK md. 71’in yürürlüğe girmesinden sonra olaya yaklaşımın nasıl şekillenmesi gerektiği incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler

Yargıtay, yapı malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk, iş kazası, tazminat.

 


Decision Review

The decision of the General Assembly of Civil Chambers of the Turkish Court of Cassation, dated November 24, 2022, with docket number 2021/434 and decision number 2022/1597

 

Abstract

This study provides an in-depth analysis of the decision rendered by the General Assembly of Civil Chambers of the Turkish Court of Cassation on November 24, 2022 (Case No. 2021/434, Decision No. 2022/1597). The decision focuses on liability issues regarding material and non-material damages arising from a workplace accident. The study critically examines the concepts of "building owner's liability" and "strict liability" within the framework of relevant legislation. Considering the specific circumstances of the case, the study argues that the liability of TEİAŞ should be assessed under the scope of strict liability rather than building owner's liability. Additionally, the gaps and deficiencies in the decision are highlighted, particularly concerning the application of Article 71 of the Turkish Code of Obligations (TCO) after its enactment. The study also provides insights into how liability concepts should evolve in similar cases.

Keywords

Court of Cassation, building owner's liability, liability without fault, workplace accident, compensation.


GİRİŞ

Bu çalışmamızda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.2022 tarihli ve 2021/434 esas, 2022/1597 karar sayılı kararı[2] detaylı bir şekilde ele alınacak ve hukuki çerçevede kısaca değerlendirmeler yapılacaktır. Söz konusu karar, bir iş kazası sonucunda meydana gelen maddi ve manevi zararlara ilişkin sorumluluk tartışmasına odaklanmıştır. Çalışmamız, yapı malikinin sorumluluğu ve bağlı mevzuat ekseninde çerçevelendirilmiştir.

A.    Karara Konu Olay ve Süreç

İlama konu olayda davacı, davalı şirketin kablolu televizyon kurulumu işini yürüten bir iş yerinde servis elemanı olarak çalışmakta iken 04.12.2009 günü iki katlı bir binanın çatısına çanak anten yerleştirme görevi verilmesi üzerine davacı, çanak anteni yerleştirip kabloyu binanın çatısından aşağıya sarkıttığında, kablo yüksek gerilim hattına temas eder ve bunun sonucunda bir patlama ve yangın meydana gelir. Davacı, bu patlama sonucu vücudunda ve yüzünde ciddi yanıklar oluşan kalıcı bedensel zararlar görür. İş kazası, davacının yirmi yedi gün yoğun bakımda kalmasını gerektirecek kadar ciddi bir boyuttadır. Sonraki dönemde davacı plastik cerrahi ameliyatları geçirir; ancak doktorlar yanıkların kalıcı olacağını belirtir. Davacı, bu olay nedeniyle gerek kendisi ve gerekse eşi, annesi, babası ve kardeşleri olan diğer davacıların da davalı işveren şirketin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmasından dolayı maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi için adli yargı yoluna başvurmuş, mağduriyetinin giderilmesi için yapı maliki ve işveren şirketlere karşı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Davalı, davanın zaman aşımına uğradığını, kazanın davacının dikkatsizce attığı kablonun yüksek gerilim hattına takılması sonucu meydana geldiğini ve tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; diğer davalı ise, müvekkilinin asıl işveren olmadığını davanın zaman aşımına uğradığını, olayın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının kusuru sonucu meydana gelen kazada illiyet bağının kesildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

B.    HUKUKİ İNCELEME

1. İlgili Hukuki Mevzuat

Karar, esas olarak şu mevzuata dayandırılmıştır:

  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 69: Yapı malikinin, yapıdaki bozukluklardan veya bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumluluğuna ilişkin düzenleme.

  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 71: Tehlike arz eden bir işletmenin sorumluluğu kapsamında, yapıdan kaynaklanan tehlikelerin malike yüklenmesini düzenler.

  • Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği: Elektrik tesislerinin can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde düzenlenmesini emreder.

2.     Mahkemelerin Görüşleri

a. Mahkemenin İlk Kararı

İlk derece mahkemesi, davacının %30, davalılardan birinin %70 ve diğerinin ise kusursuz olduğuna ilişkin bilirkişi raporuna itibar etmiştir. Kusursuz olduğu tespit edilen davalı hakkındaki davanın reddedilmesi gerekmekle birlikte kısa kararda ayrım yapılmadan davanın kabulüne karar verildiği ve kısa kararın değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı için 68.413,10-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi; davacı eş için 20.000TL; davacı anne ve baba için 10.000’er TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline ve kardeş olan davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

b. Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı

Davalı işveren ile diğer davalı arasında diğer davalının ihale makamı veya üst işveren olarak tanımlandığı bir sözleşme bulunmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda ortada bu yönde bir sözleşme varmış gibi değerlendirme yapılması doğru görülmemiştir.

Ayrıca kusur raporunu tanzim eden bilirkişi heyetinde işçi sağlığı ve iş güvenliği uzman olan elektrik mühendisi bulunmamasının eksiklik olduğu belirtilerek hüküm bozulmuştur.

c.               Mahkemenin İkinci Kararı

Mahkemece bozma ilamına uyularak mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Raporda, davalı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) hakkında kusur yokluğu ve ihale makamı olmaması gerekçesiyle reddi gerektiği belirtilmiştir. Davacı için 68.413,10TL maddi, 50.000,00-TL manevi; davacı eş için 20.000,00-TL, davacı anne ve baba için ayrı ayrı 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, kardeş olan davacıların açtığı davanın ve davalı TEİAŞ hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.

d.           Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı

Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı TEİAŞ’un kusur durumuna ilişkin yapılan değerlendirmede, “yüksek gerilim hattının çalışma yapılan binaya yakın olması ile ilgili risklerin kusurlandırılmasının iş hukukunun kapsamı içinde olmadığı, üst işveren ve ihale makamı da olmayan davalı TEAİŞ'ın olayla ilgisi açısından değerlendirme yapılmayacağı" ifadesine rağmen üçüncü kişi olarak kusur durumunun irdelenmemesinin eksik olduğu ve davalıların bu yöndeki itirazlarına rağmen başkaca rapor aldırılmamasının eksiklik olduğu belirtilmiştir.

e.               Mahkemenin Üçüncü Kararı

Mahkemece bozma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporunda 3. kişi konumundaki davalının kazanın meydana gelmesinde %20, davacının %10, diğer davalının %50 ve dava dışı İstanbul Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 3. kişi olarak %20 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Davacı için 147.001,01-TL maddi, 50.000,00-TL manevi, davacı eş için 20.000,00-TL manevi, davacı anne ve baba için ayrı ayrı 7.500,00-TL manevi tazminata hüküm kurulmuştur.

f.                Özel Dairenin Üçüncü Bozma Kararı

Kazalıya karşı 3. kişi konumunda bulunan davalıya kusur verilme nedenleri somut olayın oluşuna uygun olmayıp, dosya kapsamına göre davalıya yüklenecek bir kusur bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı yönünden davanın reddine karar verilmemiş olması nedeniyle bozma kararı verilmiştir.

g.               İlk Derece Mahkemesinin Direnme Kararı

3194 Sayılı İmar Kanuna aykırı olarak davacının çalıştığı binanın, enerji nakil hattı emniyet mesafesi içinde kalacak şekilde sonradan gecekondu şeklinde yapıldığı, kaçak binanın çatısında gerekli güvenlik önemleri ve nezaretçi bulundurulmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle davalının enerji nakil hatlarının denetim ve kontrolü sırasında emniyet mesafeleri içerisine yapılan kaçak binaları ilgili belediyeye zamanında bildirip gerekirse binaları kamulaştırıp yıkım kararı aldırmaması nedeni ile sorumluluğunun bulunduğu, bu davalının kusurlu ve hukuka aykırı fiili sonucu zarar meydana geldiği, zarar ile fiil arasında illiyet bağı bulunduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

3.     Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu, yapı malikinin sorumluluğuna işaret ederek davalı tarafından yapılan işin insan yaşamı ve diğer canlılar için önemli ölçüde tehlike içerdiğini ve tehdit oluşturduğunu belirtmiştir. TEİAŞ’ın kuvvetli akım tesislerini düzenli olarak denetimleyip bakımlarını yapması, tehlike oluşmaması ve şahıs ya da kurumların güvenli mesafeyi ihlal etmesi halinde koruma yöntemlerini alma yükümlülüklerinin mevcut olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece, davalının normalin üzerinde bir özen borucu bulunduğu değerlendirilerek direnme kararının hukuka uygun olduğu değerlendirilmiştir.

B.    Değerlendirme

Kusursuz sorumluluk, artan teknolojik gelişmeler ve modernleşme nedeniyle sorumluluğun doğduğundan söz edilebilmesi için kusuru esaslı bir unsur olarak arayan düşüncenin hakkaniyetin tesisi noktasında zayıf kaldığının anlaşılmasının bir sonucudur. Kusursuz sorumluluğun doğması için zarar ile olay arasında nedensellik bağının bulunması, kanun koyucunun öngördüğü durumların, kişinin hakimiyet alanı içerisinde bulunması yeterlidir. Kusursuz sorumluluk türlerinden olan yapı malikinin sorumluluğunda ise bina veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksikliklerden sorumlu tutulmuştur. Yapı maliki, binayı tehlike teşkil etmeyecek bir durumda bulundurmakla yükümlü olup bu yükümlülük herkese karşı olmakla birlikte kurtuluş kanıtı sunma olanağı bulunmaktadır.

Karara konu olayda, davalı TEİAŞ’ın yapı malikinin sorumluluğu hükümleri kapsamında davacının uğradığı zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ancak kanaatimizce, TEİAŞ’a yüklenen sorumluluğun yapı malikinin sorumluluğundan ziyade TEİAŞ’ın tabi olduğu mevzuat hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde faaliyet alanı gereği önemli ölçüde tehlikeli olması nedeniyle tehlike sorumluluğu hükümlerinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda, bina kaçak olarak davalı TEİAŞ’ın bilgisi dışında elektrik yüksek gerilim hattı güvenlik mesafesine aykırı olarak inşa edilmiştir. TEİAŞ, bu durumu tespit ederek aykırılığın giderilmesi ve tehlikenin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasıyla yükümlüdür. Dolayısıyla TEİAŞ’ın sorumluluğu, kaçak binayı inşa eden yapı maliki olarak değil, özen ve denetim yükümlülüğünü ihlal ederek kaçak binanın tehlike oluşturduğunu tespit etmemesi ve tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemleri almamasından kaynaklanmakta olduğundan tehlike sorumluluğunun tartışılması gerekmekteyken yapı malikinin sorumluluğuna gidilmesinin hatalı olduğu kanaatindeyiz.

Nitekim karara konu olayın vukuu tarihinde tehlike sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin henüz yürürlüğe girmemiş olduğu gözetildiğinde Hukuk Genel Kurulunca, boşluğun yapı maliki sorumluluğuna dayandırılarak doldurulmaya çalışıldığı kanaatindeyiz. Konuya ilişkin olarak TBK md. 71 hükmünün yürürlüğe girmesi ile birlikte somut olayın özellikleri dikkate alınmak suretiyle 50 volt gerilimin altında kalan tesislerde yapı malikinin sorumluluğuna gidilebileceği; 50 voltun üstündeki tesislerde ise önemli ölçüde tehlikeli faaliyetin varlığının söylenebileceği durumlarda artık tehlike sorumluluğuna dayanılması gerektiği ve Yargıtay tarafından ise kimi kararlarda kusursuz sorumluluğun türünde ayrım yapılmaksızın hem yapı malikinin hem de tehlike sorumluluğuna atıf yapıldığı belirtilmektedir. [3]

 

[1] Eskişehir Barosu, ahmetseyhan@seyhanpartners.com, ORCID: 0000-0002-3766-3858

[2] www.sinerjimevzuat.com.tr, erişim tarihi: 24.12.2024.

[3] Öcal Apaydın, Bahar, “Elektrik Enerjisi Nakil Hatlarının Yol Açtığı Zarardan Sorumluluk”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 27, S. 2, 2019, s. 333.

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page